Kumkuat, Paket

Bu kadar minnok bir meyve için beklenmeyen bir rayiha! Turunçgillerin en küçüğü kumkuat, aynı zamanda en kuvvetlilerinden biri.

Eğer çocukluğunuzda anneniz sobanın üzerine portakal kabukları attığı ise, narenciyelerin kabuklarının mis kokulu yağlarla dolu olduğunu bilirsiniz. İşte kumkuatın yoğun aromasının sırrı bu kabukta saklı. Çünkü kumkuat, narenciye ailesinin içinde bütün halde yenen tek üyesi. Haliyle kabuğu ve çekirdeği içindeki lezzeti de ıskalamıyoruz.

Çin’den dünyaya yayılan bu turuncu incilerin adı da Çince “Altın” anlamına gelen gam ve “Portakal” anlamına gelen kwat kelimesinden geliyor. Kumkuat, Antik Çin’de bolluk ve bereketi simgeleyen bir yılbaşı hediyesiymiş. Bu gelenek hala devam ediyor. Çin’in geleneksel kumkuat şekerlemesi tarifi de gastronomi tarihinin ilk yazılı tariflerinden biri. Modern dünya ile tanışmak için biraz geç kalan kumkuat, 1846 yılında Avrupa’ya taşınmış.

Kumkuatın büyük sürprizini fısıldayalım: Diğer narenciyelerin aksine kumkuatın etli kısmı ekşi, kabuğu tatlı. Zaten etki kısmının meyve suyu anlamında eli biraz sıkı. Anlayacağınız kendisini kabuğu için tüketiyoruz. Çekirdeklerini de çıkarmaya uğraşmayın, düşündüğünüz gibi acı bir tadı yok.

Kumkuat tuzlu tariflerde çok iyi gidiyor, bu sebeple çiğ tüketilecekse salatalara yakıştırıyoruz. Fırında pişen tavuk ve balık ile de ne kadar iyi gittiğine şaşırabilirsiniz. Eğer tatlılarda kullanacaksanız, moleküler yapısı sebebiyle çikolata, vanilya ve nane ile iyi eşleşiyor.

Verita Kumkuat, yılın 12 ayı boyunca Türkiye, İspanya ve Güney Afrika kaynakları kullanılarak sizlere sunuluyor.

*Besin değerleri ürünün yetiştiği bölgeye, mevsimsel durumuna, toprak yapısına, sıcaklık vb. faktörlere göre değişkenlik gösterebilir.

**Değerler 2000 kcal/gün üzerinden hesaplanmış olup cinsiyete, yaşa, fiziksel aktiviteye ve diğer faktörlere göre değişebilir.

Kumkuat bir C vitamini ve lif deposu. Kumkuatın antioksidanlarından ve bolca lifinden faydalanmak için kabuklarının da yenmesi önemli. Diğer zengin C vitamini kaynağı meyveler gibi o da bağışıklık sistemimizi destekliyor. Uzak Doğu tıbbında soğuk algınlığı, öksürük gibi rahatsızlıklarla savaşmak için kullanılmasının kaynağında, bağışıklık sistemini destekleyen bu özellikleri var. İçindeki flavonoidlerin antioksidan ve anti-enflamatuar özelliği bulunuyor. Kabuğu ve çekirdeği bir miktar omega-3 içeriyor. İçinde bulunan fitosteroller, kolesterolün emilimini azaltıyor, bu da kandaki kolesterol seviyesinin düşmesine yardımcı olduğu anlamına geliyor.

Bu sayfa, ürünün sağlık yararları hakkında bilimsel çalışmalar kaynak verilerek insanların bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Kişilerin bu sayfada anlatılan bilgilerden yola çıkarak varsa hastalıklarının tedavisini bırakmamaları, rahatsızlıklarının tedavi ve teşhisi için sağlık kuruluşuna başvurarak doktorların önerdiği yöntem ve tedavileri uygulamaları tavsiye edilir.

Parlak görünümlü kabuklu, parlak renkli meyveleri seçmenizi öneririz. Kuvvetli ama keyifli bir narenciye kokusu başınızı döndürmeli. Sert ve diri olmalı, yumuşak bölgeler varsa o kumkuatlardan kaçınmanızı öneririz.

Portakala benzer şekilde, kumkuat da meyve tabağınızda, oda sıcaklığında birkaç gün sağlıklı şekilde bulunabilir. Buzdolabında ise iki hafta kadar tazeliğini koruyacaktır.

Aromasının çoğu kabuğunda olduğundan, kabuğu ile tüketilmesi en önemli ipucumuz. Kumkuat çok sulu bir meyve değil demiştik. Dikine değil, enine dilimlerseniz içindeki minik segmentleri de kesmiş olacağınız için suyundan maksimum verimi alabilirsiniz.

Çiğ tüketecekseniz dilimlenmiş halini salatalarda seviyoruz, bu durumda kumkuatı avucunuzda biraz sıkıştırıp aromatik yağların ortaya çıkmasını sağlayabilirsiniz. Ancak kumkuat asıl reçellerde, tatlılarda, fırında pişen kek türü tariflerde parıldıyor.

Turunç reçellerini seviyorsanız, hafif tatlımsı, yoğun kokulu kumkuat reçeli tarifimiz sizi fazlasıyla memnun edecek:

Dilimlenmiş kumkuatları su içinde, sekiz saat buzdolabında dinlendirin. Bu işlem, çekirdeğin içindeki pektinin suya karışmasını sağlayacak, bu da reçelinizin katılaşmasına yardımcı olacak. Kumkuatlarınızı ve kullandığınız şekeri hacim olarak ölçün, kullandığınız suyun da bu hacimde olması gerekiyor. Su, şeker ve kumkuat karışımını orta ateşte kaynamaya başlayana kadar pişirin, altını kısın ve kısık ateşte 30 dakika daha pişirin. 105 dereceye ulaştığında ya da buzdolabınızda soğuttuğunuz bir tabağa damlattığınızda jelleşiyorsa reçeliniz tamamdır. Afiyet olsun.